13 Mayıs 2016 Cuma

Boş Burun Sendromu

Boş burun sendromu hayatı cehenneme çeviren, alınan her nefeste kendisini hatırlatan ve birçok insanın canına kıymasına sebep olan iatrogenic bir durum. Bu hastalığın bir kısmından muzdarip bir insan olarak birkaç tavsiyem var.
 


Bu durum burun etlerinin alınması sonucu oluşuyor. Burun eti için yapılan ameliyatlar da farklı farklı. Eskiden burun etlerini kırt kırt kesiyorlarmış, gittiğim k.b.b. Doktoru bu ikilemeyi kullandı. Sonra koterle yakma evresine geçilmiş ve şimdilerde ise nispeten çevre dokuya az zarar veren ama burun etinin de küçülmesini sağlayan radyofrekans yöntemi revaçta. Bu operasyonlardan en tehlikelisi total inferior ya da total middle turbinectomy dedikleri cerrahi işlem. Sağlı sollu üçer tane bulunan burun etlerinin bir veya birkaçının tamamının kesilmesi yani. Bu operasyonu yapan "doktor" da genelde hastasını "sen kafana çok takıyon yea" diye yatıştırmaya çalışır. Ama hasta için hayatının değiştiğini uyuyamadığı geceler, burun kuruluğu ve parodoxical obstruction acı acı gösterir.
Paradoxical obstruction hastanın burnundan içeri giren havayı hissetmemesi sonucu ortaya çıkar. Burun içerisinde yer alan konkalara trigeminal sinir uçları ulaşır ve bu sinir uçları konkanın genelinde bulunan ısı, basınç vs. Sensörleriyle beslenir ve kişinin bilgisi olmaksızın konkayı büyütür ya da küçültür. Yapısı gereği fazla damarlı ve vascular olan konka bazı durumlarda aşırı şişer ve inmez. İnmediği zaman kronik burun tıkanıklığı yapar ve müdahale edilmesi gerekir. En zararsız müdahale işlemi radyofrekanstır. O da aslında dokuya zarar verir ve ısıtarak küçülmesini sağlar. Doku kesme ya da yüksek sıcaklıkta yakma durumu söz konusu olmadığı için konka kendisini toparlar ve hasta bir süre açık burnunun keyfini sürer. Radyofrekansla tedavi edilen hastaların konkaları genellikle tekrardan büyür. Doktorlar ne kadar aksini söylese de insanların geneli için durum böyledir. Altta yatan sebep hedef alınmadıkça konkadan yana hastanın yüzü gülmez. Altta yatan sebep de deviasyon ya da mevsimsel alerji değilse bulunması kolay olan bir şey değildir.

Burundan giren havayı hissetmeyen hasta boğuluyormuş hissine kapılır. Diyafram kasında sürekli bir yumruyla dolaşıyormuş hissi yaşar. Gece uyurken burundan giren hava burun tarafından hissedilmediği için trigeminal sinir uçları tarafından beyne "nefes alamıyorsun uyan" mesajı gönderilir ve hasta gece boyunca defalarca uyanır. Boş burun sendromunun en kötü semptomu budur. Yeterli uyuyamayan hasta depresyona girer ve diğer sağlık sorunları da beraberinde zamanla gelir.

İlk önce yapılması gereken burnu sürekli nemli tutmaktır. Bunu da eczaneden alacağınız nazal nemlendiricilerle yapabilirsiniz. Daha sonra uyku problemine çözüm bulmak için hızlıca harekete geçilmelidir. Hasta uykuya dalsa bile sık sık uyanacağı için onu uykuda tutacak bir ilaç ilk etapta faydalı olacaktır. Bunun için mirtazapine etken maddeli ilaçları öneririm. Remeron ya da mirtaron insanların genelinde yan etki olarak ağır uyku yapar ve uykuda kalmayı sağlar. Bu ilaçların yanı sıra diazem gibi benzo sınıfına ait ilaçlar da uyutabilir ama bu ilaçların sık kullanılması ciddi problemlere yol açtığından kullanılmamasında fayda var.

Hasta ilk şoku atlattıktan sonra yapması gereken en acilinden bir uyku testidir. Uyku testi sırasında kandaki oksijen miktarı ve kalbin dakikadaki atış hızı en önemli iki göstergedir. Kandaki oksijen miktarı azalıyorsa bu hastanın nefes almayı durdurduğu anlamına gelir. Bu aşamada uyku apnesi akla ilk gelen problemdir. Uyku apnesi de üçe ayrılır: obstrüktif, merkezi ve bileşik. Obstrüktif burunun içindeki etlerin şişmesinden ya da boğazda yer alan yumuşak dokunun çökmesi yüzünden oluşur. Merkezi olanı sinir sistemi ile alakalıdır ve hastanın beyninin solunumu kontrol eden kaslara doğru sinyaller gönderememesiyle ortaya çıkar. Bileşik olanı da ilk ikisinin karışımı işte. Boş burun sendromuna sahip hastaların birçoğu cpap, bipap cihazları ile daha rahat uyuduklarını forumlarda anlatmışlar. Ben de uyku testimi yaptırdıktan sonra muhtemelen bu cihazlardan bir tanesini alacağım.

An itibari ile bu durumun ne yazık ki bir tedavisi yok. Fakat bu yakın gelecekte de olmayacağı anlamına gelmiyor. "adipose derived stem cell therapy" yani yağdan alınan kök hücre tedavileri atrofik yani işlev göremeyen konka mukozasına iyi geliyor ve burun içi kurumasından kaynaklanan kabuklanmayı ortadan kaldırıyor. 


Konu ile ilgili aktarılabilecek çok bilgi var. Daha sonra güncelleyeceğim.